21 Haziran 2010 Pazartesi

Resim  -  18.06.2010 - 18:22
            Resim tablosu herşeyden önce bir kurgu ustalığıdır. Bir tabloda
            izleyiciyi çeken en büyük şeyin desendeki matematiksel denge
            olduğunu düşünürüm. Bu denge, evrendeki o büyük armoninin bir
            yansıması gibidir.
            İzleyici farkında olmadan, bu uyumu algıladığı zaman tabloyu güzel
            bulur. Bu durağan bir denge değildir. Tam aksine devingen bir
            dengedir. Bu denge halinde bir uyum söz konusudur. Ve göz ister
            istemez bu dengeyi arar.
            İşte büyük sanat eserleri bu üstün uyumu barındırır. Uyum ise beli
            bir oran sonucu ortaya çıkar. Bütün bu oran ve uyumun temeli
            matematiksel bir düzenleme ile gerçekleşir.
            Resim tablosundaki bu matematiksel düzenleme ile, tabloda yer alan
            figür ve renkler belli bir sıralanış arz eder. Bu düzenleme izleyeni
            içine çekip resimin içeriğindeki ifadeyi, mesajı izleyiciye iletir.
            Günümüzden 2400 yıl önce Platon "düzensiz bir şey güzel olamaz."der.
            Eski Yunan uygarlığı, güzelliği bir varlığın iç düzeninde, ya da
            çeşitli varlıkların uyumlu topluluğunda arıyordu. Platon
            felsefesinin etkilerini yaygın bir şekilde hissettiğimiz Yunan
            sanatında iki zıt kuvvet birbirini etkisiz hale getirerek, uyum ve
            simetriyi oluştururdu. Çağlar öncesinin güzellik anlayışının
            oluşturan bu estetik kuram üzerine pek çok ilaveler yapılarak
            günümüz estetiği oluşturuldu.
            Resim sanatı ifade aracı olarak matematiğin alt dalları olan;
            aritmetiği(oran) ve geometriyi(perspektifi) içinde barındırır.
            Resimdeki matematiksel düzeneğin gerçekleşmesine en büyük yardımcı
            perspektiftir. Perspektifin resime girişi 14. yy.dır. Perspektifle
            iki yüzeyli tuvale üçüncü yüzey yani derinlik eklenmiştir. Tuval
            üzerindeki iki boyutlu figürler perspektifin etkisiyle üç boyutlu
            görünürler. Perspektifin yanı sıra renklerin de açıklı koyulu
            uygulanışıyla perspektif etkisi yaratılır veya desteklenir.
            Bilindiği gibi Rönesans sanatla birlikte biliminde insan hayatının
            yönünü belirlediği dönemdir. Doğaya yönelen sanatçı nesnelerin
            doğadaki görüntüsüne benzeyen resimler yaparken en çok matematiksel
            bilgilere gereksinim duyuyordu. Bu dönemde resime giren perspektif,
            figürler arası uzaklığa bağlı görünüşleri düzenler. Dolayısıyla
            gözün görmeye alıştığı mesafeye bağlı figür boyutları aynı
            düzenlenişle tuvale aktarılır.
            Resimde matematik doruk noktasına Rönesansla, perspektif kuramıyla
            ulaştı. Özellikle L.da Vinci'nin "İsanın son akşam yemeği" adlı
            tablosu geometrinin yani perspektif kurallarının, sanatsal anlamda
            kullanılışının en güzel örneklerinden biridir. Perspektifi resminde
            ilk uygulayan ressam Giotto'dur. Perspektifi geometri düzenine ve
            çizgi perspektifine en etkili uygulayan ise, ressam P.Uccello'dur.
            Sonraki çağlarda, resimde matematiğin öteki alt dalı olan
            aritmetiğin yani oranın en etkin kullanıldığı dönemlerden biri de
            ekspresyonizm, özellikle de kübizm akımıdır. Ressam Cezanne'nın
            eserlerinde ustaca uyguladığı matematiksel fomlar ile, resimdeki
            algıyı güçlendiren bir ifade kazandırmıştır. Picasso ise, nesnenin
            içsel yapısını da resmin konusu yaparak, geometrik düzenlemelerle
            eserlerinde hacimsel formlar oluşturmuştur. Nesneleri parçalara
            ayırarak, farklı açılardan görünüşleriyle resmeden kübistler
            matematiği resimde en yaygın kullananlardır.
            19.yy resimde pek çok akımın, arayışın öne çıktığı dönemdir.
            Özellikle Dışavurumcular ifadeci resim anlayışlarını dile getirirken
            matematiği resimin baş ögesi haline getirdiler. Örneğin:Mondrian,
            Klein ve Malevich, matematiksel formları resimlerinde yoğun bir
            şekilde kullandılar.
            Sanatçı hiç kuşkusuz yetenekli bir insandır. Ancak sanat insanında
            var olan yeteneğin yanı sıra, sanatçının en büyük dayanağı
            matematiksel zekaya sahip olmasıdır. Aslında yüksek bir matematiksel
            düzenek olan evrenin küçük bir örneğidir sanat eseri. Sanatçının
            özgün bir kurgulamayla hayata aktardığı bu uyum belki de evrenin
            gizil şifrelerini barındırdığı için her çağda insanlırın
            vazgeçilmezi olmuştur.

Hiç yorum yok: