Öğrencilerimizin birçoğunun kâbusu olan matematik, bizim zamanı..
Öğrencilerimizin birçoğunun kâbusu olan matematik, bizim zamanımızın tahtadan fakat şimdiki renkli boncuklardan oluşan abaküslerle girdi hayatımıza. Önce birer oyuncak olarak algılanan bu alet sayesinde parmak hesaplarını bırakıp boncuk derdine düştük. Bir yandan dolup, bir yandan iki üç muslukla dolmaya başlayan havuz problemleri insanın yüzme zevkini de kırar çoğu zaman. Hele annemizin yaşı 3 yıl sonra bizim yaşımızın kaç katı olacak problemleri yerini bilinmeyen denklemli karmaşık sayılara bıraktığı zaman bu rakamlar gözümüzde büyüdü ve korku haline dönüştü.
Trigonometri, limit, logaritma, fonksiyonlar ve diğerleri gerçek hayatta ne işe yarayacak ki sorusu çıkageldi. ‘Einstein’ın da matematiği iyi değildi’ diyerek teselli bulduk. Nihayetinde milli korkumuz olmuştur matematik. Peki neden?
Matematik korkusunun temelinde olumsuz deneyimler yatıyor. Ortaokula başladığım ilk yıl matematik öğretmenimden yediğim tokat, ardından 2. sınıfta tahtada yapamadığım problem yüzünden arkadaşlarımın önünde yediğim bir yığın dayak beni bu dersten soğuttu. ‘Sen ne anlarsın matematikten, senin aklın ermez’ gibi aşağılayıcı yakıştırmalar da tuzu biberi oldu belki. Bu kadar şeyden sonra o derse sempati duymam beklenemezdi. Bu olumsuzluk meslek seçimimi dahi etkiledi. Korkunun kaynağını oluşturan bir diğer etkende toplumun olumsuz dayatmaları.‘çok zor başaramazsın’ ya da ‘sadece zekiler başarabilir’ ön yargısı matematiğin en büyük düşmanları. Bu peşin hükme sahip büyükler de farkında olmadan korku aşılıyor. Derken matematik fobimiz giderek büyüyor.
Yenilenen müfredat bu korkuları ortadan kaldıracağı gibi matematiği de sevdirebilir. Öğrenciler artık yeni müfredatta daha aktif hatta oyun oynayarak öğreniyorlar ve büyük keyif alıyorlar. Tabiî ki müfredat tek başına yeterli değil. Önyargılarda yavaş yavaş yok olmalı.
Matematiğin bir zorunluluk değil hayatın kendisi olduğu bilinmeli.
Bir zorluğu olsa da herkes öğrenebileceği bir ders. Yeter ki pozitif yönlendirme yapılsın ve zihinler başarısızlıklarla kodlanmasın. Zira yanlış tutumlar bizleri bu desten uzaklaştırmadı mı?
Hayatın her metrekaresinde olan matematiği yeni nesillere sevdirmeliyiz.
Kerim Nadi Macaroğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder