Anneciğim;
Anneciğim diyorum sana. Oysa her şey ne kadar değişti. Çevremde ki her şey değişiyor. Yoksa görme yeteneğim mi değişiyor, çevremde gördüklerim mi değişiyorlar, bilmiyorum; bildiğim bir şey varsa, gözlerimde değişmeyen bir sen kaldın, Anne. Seni küçüklüğümdeki gibi görüyorum hala. Yıllar öncesi! Her şey değişti bu yıllar içinde.
Yollar, sokaklar, binalar; gökyüzü bile başka bir gökyüzü gibi geliyor bana. İnsanlar da öyle. Öyle ki, gözlerim eskiyi arıyor Anne. O eskideki güzel günleri; ışıltılı gözleri, gülümsemeleri… Ama yok. Yalnız sen varsın, Anne. Önemli olan da bu aslında. Ve senin varlığın arada bir gülmeme, değişik de olsa gökyüzünü, çiçekleri, kuşları, kelebekleri sevmeme,
Hatta günümüz insanlarını anlamama yardım ediyor bana.
Sen varsın diyorum ya, gerçekte var olan benim ve benim varlığımda sen yaşıyorsun. Daha fazla içime yerleşmiş senin varlığımı öncesinden daha bir gerçek belki. Belki diyorum, çünkü kendi hayatımın gerçek bir hayat olduğuna emin değilim. Ama gerçek veya yapma, seninle bu hayat, daha bir sevimli ve değerli oluyor benim için. Eskiden senin üzüntülü yüzün, yorgun bakışların, hatta gözyaşların önemli denecek bir tepki uyandırıyordu. Bende. Bugünlerde ise seni üzüntülü gördüğümde ben de üzülüyorum ve sana sevgiyle sarılmak geliyor içimden.
Sen hiç değişmeyeceksin benim gözlerimde. Değişme sakın. Günün birinde değişivereceksin diye korkuyorum, Anne. Seni tanımayacağımı düşündüğüm anlarda ürpertiler geçiyor içimden, soluğum tıkanıyor, kulaklarımın içine bir uğultu doluyor; nerde olduğunu nerden gelip nereye gittiğimi bilmiyorum. Ne olursun değişme…
Çocukluk hatıralarımı düşündüm de ama elimde olmadan sen gelip durdun gözlerimin önüne. Her şeyimi en güzel şekilde yapardın Anne. Güzeldi Anne. Hayat yükü, iş-güç, aile kaygıları yıpratmamıştı seni henüz. Gözlerinin önünde içinde umut ve özlemler vardı. Arada başını çevirip bana bakıyordun. Beni kolluyordun. Ayrılmayacaktık birbirimizden. Ben yetişip büyüyecektim. Sonra evlenecektim. Çoluk çocuk sahibi olacaktım. Ama terk etmeyecektim seni hiç. Yeni bir ev kuracaktık bağlı ve bahçeli. Seni yeni evime götürecektim. İhtiyarlığımda torunlarını sevecektin o evde, gelininle övünecektin; bahçemin çiçeklerini okşayacaktın; evimizin serinliğinde Kuran’ını okuyacaktın, namazını kılacaktın ve günün birinde ömrünü tamamlayıp dünyaya gözlerini yumacaktın ağrısız. Olmadı ben şimdi nerde, sen ise…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder